“Profesyonel”
sözcüğü Türkiye’de en çok futbolcular ve de şirketlerde
yöneticiler için kullanılır. Gelin görün ki, bu sözcüğün
kullanımı ve profesyonellik anlayışı yanlış ve
eksikliklerle dolu. Benim uzmanlık alanım spor değil, iş
yaşamı. Onun için profesyonelliğin sadece iş yaşamındaki
algılanışına değineceğim ve bir çok insanın bıçak sırtında
dolaşmasına neden olan yanlışlıkları ve eksiklikleri
gidererek onları bıçak sırtından doğru olduğuna inandığın
tarafa doğru itmeye çalışacağım.
En
çok eleştirdiğim, profesyonellik ile amatörlüğü
birbirinin zıttı gibi görmek. Belki kelimesel olarak öyle
ama içerik olarak bence öyle değil. Danışmanlıklarımda
ve seminerlerimde bana bu konuda en sık yapılan yakınmalardan
biri şu şekildedir: “Ulaş bey biz bir türlü profesyonel
olamadık, hala amatör ruhtan kurtulamadık.”
Yanıtım
şu: Sakın ola amatör ruhtan kurtulmayın. Bu anlamda amatör
ruh bence heyecan demektir. Arkasında heyecan olmayan hiç
bir başarı yoktur. Bu anlamda amatör ruh, dürüstlük,
yaptığı işi sevmek, özveriye katlanabilmek demektir.
Bunlar bir kısım yükselen değercilerce, “enayilik” sayılabilir.
Ancak gerçek öyle değil. O vitrin profesyonellerinin, görüntü
profesyonellerinin, içi boş, kof, batı özentisi, yuppie kılıklı,
güzel kalem, güzel kelamdan ibaret sığ kültürlü taklitçilerin,
“Boş
çuval ayakta durmaz” öz deyişindeki gibi başarılarının
devamsızlığı ve saygınsızlıkları hepimizin gözlerinin
önündedir. Ama siz yine de amatör ruhtan kurtulup heyecansız,
ruhsuz, karşılığında para olduğu sürece kiralık katil
gibi her türlü işi iş edinen profesyonelliği seçecekseniz
gazanız mübarek ola.
Ciddi
ve sert eleştirilerimi çeken bir başka nokta iş yaşamında
profesyonelliği sadece yöneticilere özgü bir şey gibi algılamaktır.
Profesyonellik, tüm çalışanlara, tüm insanlara özgü bir
şeydir. Ben böyle söylediğim zaman, “En alt
kademelerdeki insanların mesela bir çaycının dahi
profesyonel olduğundan bahsedilebilir mi?” gibi sorularla
karşı karşıya kalmaktayım. Cevap: Evet, çaycının bile
profesyonelliğinden bahsedilebilir. Profesyonelliğin en önemli
ölçüsü işinin gereklerini yapmak ve işini iyi yapmaktır.
Ben az da olsa, size çay yada kahvenizi daha ikinci kez
getirdiğinde şekerli mi, şekersiz mi, açık mı koyu mu içtiğinizi
hatta kahveyi şekersiz çayı ise yapay şekerle içtiğinizi
hatırlayarak, elleri tertemiz servis yapan, önlüğü şirket
tarafından gerekli sıklıkta yıkanmasa bile onu kirli
giymeyi kendi kişiliğine yediremediğinden evinde yıkayan
çaycılar gördüm. Şirketlerde insanları, iş yapma açısından
yöneticiler ve diğerleri (alt kademeler yada argo tabiri ile
ayak takım) diye kesimlere ayırdığımız sürece, hangi
seviyede olursa olsun bireysel kalite ve yaptıkları işin
kalitesine düşkün hale getirmedikçe ne toplam kaliteye ulaşabiliriz
ne de şirket kalitesine.
Hatta
bence, işin gereklerini yapmak kriteri esas alındığında
patronların bile profesyonelce davranmasından
bahsedilebilir. Zaten artık patronlar da işin gereklerini bırakıp
sermaye sahibi olmanın komplekslerine göre davranırlarsa
giderek artan rekabet ortamında işlerinin gerekleri yerine
kaprislerinin gereklerini yapmalarının karşılığını göreceklerdir.
Profesyonel’in
ne olduğunu insanlara sorarsanız şu yanıtları alıyorsunuz:
-
Profesyonel
saatini kiralayan adamdır.
-
Profesyonel
yönetici, yöneticiliği meslek edinmiş adamdır.
-
Profesyonel,
mesleğini bilen, iyi okumuş ve tecrübeli adamdır.
-
Mesleğini
para karşılığı icra eden adamdır.
-
Emeğini
satan kişidir.
Capital
Dergisi’nde
beni, “profesyonellik konusunda verdiğim kurslardan”
dolayı, “profesyonelleşme
ustası” diye tanımlayarak onurlandıran gazeteci Gülşen
Demirel bir araştırma yapmış ve profesyonel yöneticinin
tanımını profesyonel yöneticilerin kendilerine sormuş. Şöyle
yazıyordu Gülşen Demirel: “Onlar kendilerini çalıştığı
şirkete herhangi bir ortaklık bağı olmadan, ücret karşılığı
emeğini o şirkete satan kişi olarak değerlendiriyorlar.”
Gülşen hanımın bulgusu son derece doğru. Ben de bundan
daha ileri bir tanıma rastlamadım.
Bu
tür tanımlar daha çok kendilerine profesyonel diyen kişilerin
yaptığı tanımlardır. Patronlara sorarsanız onlar
profesyoneli çoğunlukla; “işler
büyümeye başladıktan sonra, işin başına dışarıdan
(aileden olmayan) getirilen kişi” olarak tanımlamaktadırlar.
Bakın
size sözlüklerin tanımlamalarından da örnekler vereyim. Webster
Sözlüğü; “Professional (profesyonel): Parasal karşılık
almak üzere iş üstlenen kişi.” Redhouse
Sözlüğü; “Profession; diploma gerektiren meslek, meslek,
sanat, iş kolu. Professional; mesleğe ait, mesleki, ustalık,
meslek sahibi olan. Professionalizm: Profesyonellik.” Türk
Dil Kurumu Sözlüğü; “Bir işi meslek edinmiş kimse,
meraklı ve hevesli karşıtı.” Tanımı böyle olunca da
Profesyonel;
-
Meraksız
(meraklı karşıtı),
-
Hevessiz
(hevesli karşıtı),
-
Dini
imanı para olan,
-
Ruhsuz,
-
Heyecansız,
demek
anlamına gelmez mi? Bence profesyonel olmak;
-
Yönetici
olmak,
-
Belli
bir makam/merci/apolet sahibi olmak,
-
Belli
bir kademede/düzeyde olmak,
-
Aileden
ya da dışarıdan olmak,
-
Sermaye
ile ilişkisi bulunmak veya bulunmamak,
-
Amatör
ruhtan kurtulmak,
-
Para
karşılığı çalışmak,
-
Emek/saat
kiralamak,
-
Meslek
sahibi olmak,
-
İyi
giyim, güzel kelam, güzel kalem sahibi olmak,
-
Çok
iyi okumuş olmak vs,
gibi
unsurlarla açıklanamaz. Bu açıklamalar beni kesmiyor ve
bir çok insanı da yanlış yerlere götürüyor.
“Peki
sayın Bıçakcı, profesyonelliği bize sen tanımla o
zaman” diyeceksiniz. Profesyonelliği tanımlamak gerçekten
zor, hatta bazılarına göre imkansız. Bir söz duymuştum,
“Profesyonellik tanımlanamaz, yaşanır - Professionalism
can not be defined it can be demonstrated” diye. Ama yine de
danışmanlıklarımda ve seminerlerimde insanlar tanım peşinde
koşmuş ve beni zorlamışlardır. Ben de onları kıramadım
ve eski tabirle efradını cami ağyarını mani (ilgili her
şeyi içeren ilgili olmayan her şeyi dışarıda bırakan)
bir tanım yerine benim profesyonellik anlayışımı yansıtabilecek
örnek tanımlar yaptım.
Benim
görüşüme göre profesyonellik iş yapan herkesin
benimsemesi gereken bir düşünce ve davranış biçimidir.
Onun için iterseniz önce bu düşünce ve davranış biçiminin
benim algıladığım şeklini açıklayıcı örnekler
vereyim. Bunun başlığına da, “Profesyonelizm Şartnamesi”
adını taktım. Şartname zaman içerisinde değişiyor ve
gelişiyor. Etrafta ona rastlamış olabilirsiniz ama aşağıdaki
en son şekli.
PROFESYONELİZM
ŞARTNAMESİ
-
Profesyonellik
sadece yönetim
ve yöneticiye
değil herkese
ait bir düşünce
ve davranış biçimi’dir. İşte bazı örnekler:
-
Profesyonel
sorunların üzerine gider;
profesyonel olmayan sorunların etrafında dolaşır ve
hedefe hiçbir zaman varamaz.
-
Profesyonel
işine sarılır;
profesyonel olmayan elinin ucu ile tutar.
-
Profesyonel
mesai saatlerini aşsa da işlerini neticeye ulaştırır;
profesyonel olmayan, "sabah 8-akşam 6
sendromu"na yakalanmış, "Mesai bitti mi benim
işim de biter" diyen otobüs yolcusudur (servis otobüsü).
-
Profesyonel
iş tanımından daha geniş bir sorumluluk hissi taşır;
profesyonel olmayan, "Ben burada sadece çalışıyorum"dur.
-
Profesyonel
iş tanımının dışına da taşsa işin gereğini
yapar;
profesyonel olmayana göre bu işler "Benim görevim
değil"dir.
-
Profesyonel
işlerini yerine getirebilmek için gerekli yetkiyi ne yapıp
yapıp elde eder;
profesyonel olmayan "Sorumluluk çok, yetkim
yok" diye sızlanıp durur.
-
Profesyonel,
yapabileceği işleri, "Ben bu işi yaparım"
diye üstlenir;
profesyonel olmayan tüm işleri, "Valla kardeşim
ben profesyonelim, istediğim koşullar sağlanmazsa çeker
giderim" diye koşullandırır.
-
Profesyonel
kısıtları, engelleri aşmaya çalışan yapıcı'dır;
profesyonel olmayan her vesilede, "Bu şirket adam
olmaz" diyen kronik mızmızdır.
-
Profesyonel
orta yetenekteki personelle de görevlerini başarıya ulaştırabilir;
profesyonel
olmayan durmadan, "İyi adam yok ki!" diye
mazeret öne sürer.
-
Profesyonel
üstlerini de yönetmesini becerebilir;
profesyonel olmayan "Adam her işe karışıyor"
diye şikayet etmekten işini doğru dürüst yapamaz.
-
Profesyonel
"Bu işi yapmanın daha iyi bir yolu olmalı";
profesyonel olmayan "Biz bunları eskiden beri böyle
yapardık" der.
-
Profesyonel
"Araştırıp bulalım";
profesyonel olmayan "Valla, hiç kimsenin bişi bildiği
yok" der.
-
Profesyonel
bir hata yapınca "Benim hatam oldu" der;
profesyonel
olmayan "Benim suçum değil" diye mazeret üretmekle
uğraşır.
-
Profesyonel
dinler;
profesyonel olmayan konuşma sırasının gelmesini
bekler.
-
Profesyonel
kaybetmekten hemen hemen hiç korkmaz;
profesyonel olmayan kazanmaktan gizli gizli korkar.
-
Profesyonel
kendisine ayıracağı daha çok zamanı olsun diye hedefe
daha kısa sürede ulaşmak için daha "sıkı çalışır";
profesyonel olmayan ise kendi kafasına göre takıldığı
ıvır zıvır işlerle uğraşmaktan, neticeye ulaşacak
işleri yapmaya zaman bulamayacak kadar "çok çalışır".
-
Profesyonel
söz verir;
profesyonel olmayan vaad eder.
-
Profesyonel
"Olmam gerektiği kadar iyi değilim";
profesyonel olmayan, "Hiç olmazsa falanca kadar kötü
değilim" der.
-
Profesyonel
izah eder;
profesyonel
olmayan lafı geveler (“Sadede gel” dedirtmekten bıktırır.)
-
Profesyonel
dumanlı havayı da sever;
profesyonel
olmayan yazdan başka mevsim tanımaz.
Şimdi
de profesyonel’i tanımlamaya çalışalım. Hatta
profesyonel kim değildir onu da tanımlayalım ki, açık
kalmasın. İşte size benim düşüncemi yansıtabilecek bir
tanımlar seti:
PROFESYONEL
KİMDİR, KİM DEĞİLDİR?
Profesyonel
kimdir?
-
Profesyonel,
işin gereklerini yapan kişidir.
-
Profesyonel,
işini iyi bilen ve bunu etrafındakilere kanıtlamış
olan kişidir.
-
Profesyonel,
bireysel kalitesine, yaptığı işin ve etrafı ile ilişkilerinin
kalitesine tutkun olan kişidir.
-
Profesyonel,
kendi kariyerini kendisi çizen, kendisini kendisi inşa
ederek kendi geleceğini kendisi yapan kişidir.
-
Profesyonel,
çizgisi olan kişidir.
-
Profesyonel,
piyasa değeri olan kişidir.
-
Profesyonel,
ormanın içinden gelen kişidir. (Tabanı ve işleri
bilen kişidir.)
-
Profesyonel,
belli kademelerden seçilmek suretiyle yükselerek gelen
kişidir. (Tepeden inme değil.)
-
Profesyonel,
bilgi düzeyini sürekli güncel tutan kişidir.
-
Profesyonel,
gücünü bilgi, deneyim ve becerilerinden alan kişidir.
(Sermaye, aile, dostluk, arkadaşlık vb. ilişkilerden değil.)
-
Profesyonel,
iş ahlak ve normlarına uyan, oyunu kuralına göre
oynayan kişidir.
-
Profesyonel,
“Hayır” demesini de bilen kişidir.
-
Profesyonel,
“zamanlı” olabilen kişidir.
-
Profesyonel,
şablonculuğu beyinselliğe yeğlemeyen kişidir.
-
Profesyonel,
köşe dönmeyi değil iş yapmayı amaçlayan kişidir.
-
Profesyonel,
terimsel olarak zıt görünen iki kavramı birleştirerek
yorumlayabilen kişidir.
-
Profesyonel,
doğada elimine edilmesi mümkün olmayan doğal
disorganizasyonu kavrayabilen ve anlayabilen kişidir.
-
Profesyonel,
önceden konamayan kuralları doğaçlamadan anında
koyabilen kişidir.
-
Profesyonel,
içindeki amatör ruhu her zaman muhafaza eden ve ondan coşku
ve heyecan duyan kişidir.
-
Profesyonel,
işinde ve ilişkilerinde kalın kafalı rasyonellikle,
kuru bir mantık savunuculuğu yapmak yerine kendisine özgü
yetenekleri, sezgi ve duyguları kullanarak yaptığı işe
damgasını vurabilen, rengini yansıtabilen, imzasını
atabilen kişidir.
-
Profesyonel,
bu sahnede oynayan ama sadece kendini oynayan kişidir.
-
Profesyonel,
bir hırsızdır, fikir hırsızı, tek farkla ki, çaldığı
malın sahibini açıklar.
-
Profesyonel,
kalabalıklar içinde bir çok kez de yalnız kalan kişidir.
-
Ve
profesyonel, “profesyonelce davranan” patron dahil
herkestir.
Profesyonel
kim değildir?
-
Profesyonel,
“Ben işimi yapar, paramı alır giderim” diyen kişi
değildir.
-
Profesyonel,
sadece “üst yönetici” yada sadece “yönetici” değildir.
-
Profesyonel,
işleri karmaşıklaştıran kişi değildir.
-
Profesyonel,
ikide birde, "Şapkamı alır giderim!" diyen kişi
değildir.
-
Profesyonel,
emir kulu, hele kiralık katil hiç değildir.
-
Profesyonel,
işin puştu/orospusu değildir.
-
Profesyonel,
patronun ekstra eli veya kolu değildir.
-
Profesyonel,
moda kelamlar ederek sadece laf üreten kişi değildir.
-
Profesyonel,
ipek kravatları ve göğüs cebindeki şık kalemleri ile
dolaşmaktan başka işe yaramayan kişi değildir.
-
Ve
profesyonel illa masraflı kişi de değildir.
|